In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
- Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.
We talked about various things.
- Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
The butcher shop sells assorted cuts of meat.
- Kasap etin çeşitli kesimlerini satar.
This box contains assorted chocolates.
- Bu kutu çeşitli çikolatalar içerir.
In fact, there are countless, varied uses for the Internet.
- Aslında, internetin sayısız, çeşitli kullanım alanları vardır.
VISUACT supports flexibly the varied environments and needs of our customers and offers a variety of operational procedures.
- VISUACT çeşitli ortamları ve müşterilerimizin ihtiyaçlarını esnek şekilde destekler ve operasyonel işlemleri sunar.
Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
This forest is full of diversity.
- Bu orman çeşitlilik açısından zengindir.
Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
- Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
There are many different types of cookies.
- Çok sayıda çeşitli kurabiyeler var.
I have eaten at Chuck's Diner on several occasions.
- Ben çeşitli vesilelerle Chuck's Diner'da yemek yedim.
I've made several mistakes in my life.
- Hayatımda çeşitli hatalar yaptım.
This store has a variety of spices.
- Bu mağaza çeşitli baharatlara sahiptir.
We grow a variety of crops.
- Biz çeşitli ürünler yetiştirdik.
Tom and Mary seem to be in some kind of trouble.
- Tom ve Mary'nin bir çeşit sorunları var gibi görünüyor.
I read three kind of newspapers in order to keep abreast with the times.
- Gelişmeleri takip etmek için üç çeşit gazete okurum.
He grew a variety of crops.
- O, çeşitli ekinler büyüttü.
There was a great variety of dishes on the menu.
- Menünün içinde büyük bir çeşit yemek vardı.
How do you take off the shell of a boiled egg cleanly? Is there some sort of trick?
- Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?
Tom can do all sorts of things quite well.
- Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
These types of books have almost no value.
- Bu çeşit kitapların neredeyse hiçbir değeri yok.
Every type of socialization requires a lie.
- Her çeşit sosyalleşme bir yalana gereksinim duyar.
Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings.
- Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.
What sort of television programs are on today?
- Bugün ne çeşit televizyon programları var?
She seemed like some sort of princess from a fairy tale.
- O bir peri masalından bir çeşit prenses gibi görünüyordu.
Cabbage, cauliflower, broccoli, and Brussels sprouts are all cultivars of the same species.
- Lahana, karnabahar, brokoli ve brüksellahanası aynı türün çeşitleridir.
Tom came up with various ideas on how to make his business more successful.
- Tom işini nasıl daha başarılı yapacağına dair çeşitli fikirler ileri sürdü.
She knows how to make more than a hundred types of bread.
- O, yüz çeşitten fazla ekmek yapmasını bilir.
There are several kinds of cloud formations.
- Çeşitli bulut oluşum türleri vardır.
Even after I get a job, I think I'll still want to continue some form of music.
- Ben bir iş bulduktan sonra bile hala bir çeşit müziğe devam etmek isteyeceğimi düşünüyorum.
A clocktower is full of an assortment of doodads and doohickies.
- Saat kulelerinin içi çeşit çeşit zamazingoyla doludur.
We also have lentils in our assortment.
- Ayrıca çeşitlerimizde mercimeğimiz var.
I read three kind of newspapers in order to keep abreast with the times.
- Gelişmeleri takip etmek için üç çeşit gazete okurum.
In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
Oil is necessary to run various machines.
- Yağ çeşitli makinelerin çalıştırılabilmesi için gereklidir.
A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
- Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
We discussed a wide range of topics.
- Çok çeşitli konular tartıştık.