The only room available is a double.
- Müsait olan tek oda bir çift kişilik.
This word has a double meaning.
- Bu kelimenin bir çift anlamı var.
I want to buy a pair of ski boots.
- Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
You should take another pair of glasses when you go abroad.
- Yurtdışına giderken, bir çift gözlük daha almalısınız.
More and more couples go on honeymoon trips abroad.
- Gittikçe daha fazla çift balayı gezilerine yurt dışına gitmektedir.
The young couple fell in love with each other very soon.
- Genç çift çok kısa sürede birbirlerine âşık oldu.
I think we're even now.
- Sanırım biz şimdi çiftiz.
Twelve is an even number.
- On iki, çift bir sayıdır.
He has a dual personality.
- O bir çift kişiliğe sahiptir.
I have dual citizenship.
- Benim çifte vatandaşlığım var.
I was given a couple of tickets for tonight's concert. Would you like to go with me?
- Bu geceki konser için bana bir çift bilet verildi. Benimle gitmek ister misin?
Tom has a couple of tattoos, doesn't he?
- Tom'un bir çift dövmesi var, değil mi?
You should take another pair of glasses when you go abroad.
- Yurtdışına giderken, bir çift gözlük daha almalısınız.
I want to buy a pair of ski boots.
- Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
My parents also have a farm.
- Ebeveynlerimin de bir çiftliği var.
His parents were farmers.
- Onun ailesi çiftçiydi.
I'd like a twin room, please.
- Çift yataklı bir oda istiyorum lütfen.
Duplicates of this sentence have been deleted.
- Bu cümlenin çiftleri silindi.
The newly married couple walked hand in hand.
- Yeni evli çift el ele yürüdü.
They fight like an old married couple.
- Onlar eski bir evli çift gibi kavga ediyorlar.
Sami and Layla were an ambitious young couple.
- Sami ve Leyla hırslı bir genç çiftti.
The farmer rose at sunrise and worked till sunset.
- Çiftçi gün doğumunda kalktı ve gün batımına kadar çalıştı.
He works on the farm from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışıyor.