çok az

listen to the pronunciation of çok az
Türkçe - İngilizce
too little

We think too much and feel too little. - Çok fazla düşünüyoruz ve çok az hissediyoruz.

We drink too little water. - Biz çok az su içiyoruz.

slightly

Tom sounded slightly jealous. - Tom çok az kıskanç görünüyordu.

I'm slightly worried about Tom. - Tom hakkında çok az endişeliyim.

barely

We've been standing here for more than an hour and the line has barely moved. - Bir saatten daha fazla bir süredir burada bekliyoruz ve sıra çok az hareket etti.

Tom barely spoke to Mary last summer. - Tom geçen yaz Mary ile çok az konuştu.

shabby
merely
hard line
too few

Too bad! Too few rich people donate to the orphanage. - Çok kötü! Çok az sayıda zengin insan yetimhaneye bağış yapıyor.

Malnutrition occurs when a person's diet contains too few or too many nutrients. - Kötü beslenme bir kişinin diyetinde çok az ya da çok besin içerdiği zaman oluşur.

minikin
the ghost of a
a drop in the ocean
bitty
very few

Tom has lots of acquaintances but very few friends. - Tom'un bir sürü tanıdığı olduğu hâlde çok az arkadaşı var.

There are very few Native Americans in Managua. - Managua'da çok az Amerikan yerlisi vardır.

very little

There's very little we can do now. - Şu anda yapabileceğimiz çok az şey var.

She wrote the book with very little effort. - Çok az bir gayretle kitabı yazdı.

scanty
minute
{s} beggarly
{s} niggardly
spot of
Türkçe - Türkçe
bir damla
kıl payı
apaz
tadımlık
kırk para
bir karış