öğrenelim

listen to the pronunciation of öğrenelim
Türkçe - İngilizce
Let us know
öğren
learn

I am learning Japanese to play mahjong in Japan. - Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

öğren
{f} learning

She is learning the piano. - O, piyanoyu öğreniyor.

I am learning Japanese to play mahjong in Japan. - Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.

öğren
{f} learned

At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand. - Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.

Finally we have learned the truth. - Sonunda,gerçeği öğrendik.

öğren
{f} learnt

What I have learnt is not just the Chinese language, but something about the country itself as well. - Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim.

Tom learnt from Mr Ogawa that many people have scorn for the nouveau riche. - Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.

öğren
internalize