Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
He put a cover over his car.
- O, arabasının üzerine bir örtü koydu.
Sami was still covered by that blanket.
- Sami hâlâ o battaniyeyle örtülüydü.
A blanket of silence fell over everyone when they heard the disappointing announcement.
- Hayal kırıklığına uğratıcı duyuruyu duyduklarında herkese bir sessizlik örtüsü düştü.
The waitress spread a white cloth over the table.
- Garson masaya beyaz bir örtü serdi.
She spread a cloth over the table.
- Masaya bir örtü serdi.
Fadil was simply covering his own tracks.
- Fadıl basitçe kendi izlerini örtüyordu.
This bride is covering her face with a veil.
- Bu gelin yüzünü bir peçe ile örtüyor.
The waitress spread a white cloth over the table.
- Garson masaya beyaz bir örtü serdi.
She spread a cloth over the table.
- Masaya bir örtü serdi.
Criticism of elitism is often veiled anti-intellectualism.
- Elitizm in eleştirisi genellikle entelektüel karşıtı örtülüdür.
Criticism of elitism is often a veiled attack on intellectualism.
- Elitizm in eleştirisi genellikle entellektüelizm üzerine örtülü bir saldırıdır.