özelleşmiş

listen to the pronunciation of özelleşmiş
Türkçe - İngilizce

özelleşmiş teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

özel
{s} exclusive

This bookstore deals exclusively in old and rare books. - Bu kitapçı özellikle eski ve nadir kitaplarla ilgileniyor.

It's one of the most exclusive addresses in the city. - Bu, şehirdeki en özel adreslerden biri.

özel
specific

The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner. - Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.

I want specific information. - Özellikli bilgi istiyorum.

özel
{s} special

What does the special taste like? - Özel lezzet neye benziyor?

What's the restaurant's speciality? - Restaurantın özel ürünü nedir?

özel
personal

I don't know much about Tom's personal life. - Tom'un özel hayatı hakkında çok şey bilmiyorum.

Tom has a personal bodyguard. - Tom'un özel koruması var.

özel
especial

We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep. - Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.

I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian. - Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.

özel
particular

Tom wasn't feeling particularly talkative. - Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.

Tom did it for no particular reason. - Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.

özel
confidential
özel
private

Hackers find new ways of infiltrating private or public networks. - Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.

Private detectives were hired to look into the strange case. - Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.

özel
special; exceptional
özel
{s} individual
özel
{s} extraordinary
özel
{s} sole
özel
(Bilgisayar) custome
özel
airs
özel
one-off
özel
magnify
özel
(Latin) ad hominem
özel
teteatete
özel
special risk
özel
privacy

Please respect my privacy. - Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.

özel
esoterical
özel
dedicated

Tom is a dedicated teacher. - Tom özel bir öğretmendir.

Tom is a very dedicated student. - Tom çok özel bir öğrenci.

özel
{s} proper

It's a very large property. - Bu çok büyük bir özellik.

She believes that jade has medicinal properties. - O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.

özel
distinctive

The Japanese language has many distinctive characteristics. - Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.

Japan has many distinctive traits. - Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.

özel
peculiar

Each language has its peculiarities. - Her dilin özellikleri vardır.

özel
magistral
özel
protected
özel
specific of
özel
specific to
özel
private; personal; special; particular; specific; distinctive
özel
very

She wants something very special for her birthday. - Doğum günü için çok özel bir şey istiyor.

Laura is very particular about her clothes. - Laura elbiseleri hakkında çok özel.

özel
state

The private colleges and universities of the United States are autonomous. - ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.

özel
intimate
özel
(Askeri) senior officer present afloat (USN) - mevcut kıdemli subay (denizde) SO-peculiar special operations-peculiar - özel harekat
özel
custom , private , special
özel
proprietary
özel
ad hoc
özel
privy
özel
self

Generosity is an important trait in today's selfish society. - Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.

özel
closet
özel
express

As my watch was slow, I missed the special express. - Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.

We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one. - Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.

özel
esoteric
özel
custom, private, special
özel
teteàtete
Türkçe - Türkçe

özelleşmiş teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Özel
hususi
Özel
mahsus
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan
özel
Dikkatle değer, istisnai
özel
Devlete değil, kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususi, zati: "Özel bir diyeceği varmış gibi koluma girdi sokakta."- N. Cumalı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususî, zatî
özel
Her zaman görülenden, olağandan farklı
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan: "Kendisini özel olarak görmek istediğini söyledi."- F. R. Atay