a group inside a larger group

listen to the pronunciation of a group inside a larger group
İngilizce - Türkçe

a group inside a larger group teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

part
parça

Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir. - This factory manufactures automobile parts.

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır. - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

part
kısım

Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar. - They debated other parts of the proposal.

Bu teori üç kısımdan oluşur. - This theory consists of three parts.

part
taraf

Onların tarafında bir hataydı. - It was a mistake on their part.

Her iki taraf savaşa karşı çıktı. - Both parties opposed war.

part
kısmen

Kısmen sizinle aynı fikirdeyim. - I partly agree with you.

Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı. - This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.

part
yarı

Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim. - I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır. - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

part
ekseriya
part
görev

Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum. - I try to do my part to help the community.

Tom zaten görevini yaptı. - Tom has already done his part.

part
yan

Japonca öğrenmenin zor yanı nedir? - What is the hard part of learning Japanese?

Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum. - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.

part
{f} ayır

Parti için sandalyeler ayırtıldı. - The seats were reserved for the party.

Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir. - These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.

part
fasıl
part
ayrılmak

Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok. - I have no idea why you want to part with that.

Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi. - The day came at last when he had to part from her.

part
{f} parçalanmak, ayrılmak; bölünmek
part
{f} tarakla ayırmak
part
(ial) parça (lı), kısmi
part
(fiil) ayırmak, tarakla ayırmak, ayrılmak, kopmak, elden çıkarmak
part
{i} parça, bölüm, kısım
part
{i} katkı. z. kısmen
part
{i} hisse, pay
İngilizce - İngilizce
part
part
a group inside a larger group

    Heceleme

    a group in·side a larg·er group

    Türkçe nasıl söylenir

    ı grup însayd ı lärcır grup

    Telaffuz

    /ə ˈgro͞op ənˈsīd ə ˈlärʤər ˈgro͞op/ /ə ˈɡruːp ɪnˈsaɪd ə ˈlɑːrʤɜr ˈɡruːp/