Eğer bir yanlış görürsen sonra lütfen düzelt.
- If you see a mistake, then please correct it.
Yanlışlıkla onun şemsiyesini aldım.
- I took his umbrella by mistake.
Bu telefon faturasında yanlışlıklar var.
- There are errors in this phone bill.
Faturamda bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum.
- I think there's a mistake in my bill.
Yanlışlıkla onun şemsiyesini aldım.
- I took his umbrella by mistake.
Bu bir yanlış değildir.
- This is not an error.
Bana yanlışlarımı gösterdiğin için sana içtenlikle teşekkür ederim.
- I thank you sincerely for having shown me the errors.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid of making mistakes.
Büyük bir hataydı ki, o caydı.
- He broke his promise, which was a big mistake.
Herkes onun hatasına güldü.
- Everybody laughed at his error.
Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?
- Did the error occur right from the start or later on? - When?
Biz deneme ve yanılma ile öğreniriz.
- We learn by trial and error.
Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.
- Trial and error is essential to progress.
Kusura bakma ama hatalısın.
- Excuse me, but you're mistaken.
Tom'un yanılmadığını umuyorum.
- I hope that Tom wasn't mistaken.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Without music, life would be an error.
- Without music, life would be a mistake.
... my opinion, a mistake. And with regards to young people coming along, I've got proposals ...
... That's a mistake. ...