John, zil çalar çalmaz ayağa fırladı.
- John jumped to his feet the moment the bell rang.
Zil öğle saatinde çalar.
- The bell rings at noon.
Turnalar yuvalarını kilisenin çan kulelerine yapmaya eğilimliler.
- The cranes tend to make their nests in the bell towers of churches.
Yangın durumunda, çanı çal.
- In case of fire, ring the bell.
Japonya'ya bir telefon görüşmesi nasıl yapabilirim?
- How can I make a telephone call to Japan?
Tom'un acil bir telefon görüşmesi yapması gerekiyor.
- Tom needs to make an urgent telephone call.