çizilmiş

listen to the pronunciation of çizilmiş
التركية - الإنجليزية
plotted
lined
drawn

Tom entered the room with his gun drawn. - Silahını çizilmiş Tom odaya girdi.

This circle was drawn by a compass. - Bu çember bir pusulayla çizilmiş.

cancelled
sketched
çiz
{f} draw

Tom said he would draw a map for her if necessary. - Tom, eğer gerekirse onun için bir harta çizeceğini söyledi.

There were some guests waiting in the drawing room. - Çizim odasında bekleyen bazı misafirler vardı.

çiz
cross out

Cross out all the wrong answers. - Tüm yanlış cevapların üstünü çiz.

Cross out the incorrect words. - Yanlış kelimeleri çiziniz.

elle çizilmiş
free-hand
çiz
{f} drawing

Picasso kept drawing pictures until he was 91 years old. - 91 yaşında kadar Picasso resim çizmeye devam etti.

She watched him drawing a picture. - O, onun bir resim çizişini izledi.

çiz
{f} drawn

The picture of Mary that Tom had drawn took John's breath away. - Tom'un çizdiği Mary'nin resmi John'un soluğunu kesti.

Tom entered the room with his gun drawn. - Silahını çizilmiş Tom odaya girdi.

çiz
{f} lined
çiz
{f} plotted
çiz
plot

I think they're plotting something. - Sanırım onlar bir şey çiziyorlar.

iletki ile çizilmiş
protracted
içine çizilmiş
inscribed
karakalem ile çizilmiş
pencilled
mürekkeple çizilmiş
pen and ink
perspektife dikkat ederek çizilmiş
perspectival
perspektife dikkat ederek çizilmiş
perspective
taslağı çizilmiş
(Hukuk) outlined
التركية - التركية
çizik
ÇİZ
(Osmanlı Dönemi) f. Şey. Nesne