örülmüş

listen to the pronunciation of örülmüş
التركية - الإنجليزية
woven
knitted
el ile örülmüş
hand knitted
ör
{f} knitted

She wore a sweater that she'd knitted herself. - Kendi ördüğü kazağı giydi.

She knitted her father a sweater. - Babasına bir kazak ördü.

ör
{f} plait
ör
{f} braid

Can I braid your hair? - Ben senin saçını örebilir miyim?

Mary learned to braid hair as a girl. - Bir kız olarak Mary saç örmeyi öğrendi.

ör
{f} knitting

She put her knitting aside and stood up. - Örgüsünü bir kenara koydu ve ayağa kalktı.

She was busy with her knitting. - O, örgüsüyle meşguldü.

ör
{f} tat

Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website. - 354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.

I add examples to Tatoeba in many languages. - Tatoeba'ya birçok dilde örnek ekliyorum.

ör
{f} braiding
ör
darn
ör
knit

She knit him a sweater. - O ona bir kazak ördü.

She knit him a sweater for his birthday. - O, ona doğum günü için bir kazak ördü.

artık iplerle örülmüş
shoddy
at kuyruğu şeklinde örülmüş saç
pigtail
elle örülmüş
handwoven
elle örülmüş
handsewn
sökülerek yeniden örülmüş yün
shoddy
sık örülmüş
well knit
sıkı örülmüş
hard-spun
ter ilmekle örülmüş
seamed
zincirden örülmüş zırh
chain armor
zincirden örülmüş zırh
chain mail
ör
pleach
التركية - التركية
örgülü
ör
Geniş bir görüş sağlamak için yüksek bir yere yapılan küçük kule ya da bahçe köşkü
ör
çit, perde