O, oğlunu varlıklı bir adam yaptı.
- He made his son a wealthy man.
Erken yatıp ve erken kalkmak, bir adamı sağlıklı, varlıklı ve bilge yapar.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
Onların büyük zenginliklerine rağmen, onlar mutlu değil.
- Despite their great wealth, they are not happy.
Servetine rağmen, memnun değil.
- Despite his riches, he's not contented.
Bütün servetini kaybetti.
- He lost all his riches.
Japon edebiyatı güzelliği ve zenginliklerine rağmen, şimdiye kadar batıda yetersiz olarak bilinmektedir.
- Japanese literature, in spite of its beauty and riches, is as yet inadequately known in the West.
Öldüğünüz zaman, tüm zenginlikleriniz sizin için değersiz hale gelecektir.
- When you die, all your riches will become worthless to you.