Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
I would do it in a different way than you did.
- Senin yaptığından başka türlü yapardım.
Am I that much different from everyone else?
- Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım?
It is difficult to translate a poem into another language.
- Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
They are talking loudly when they know they are disturbing others.
- Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
When you talk to others, you're doing it with your arms crossed.
- Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.
Now that I am a teacher, I think otherwise.
- Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.
Tom sat alone in the otherwise empty room.
- Tom başka boş odada tek başına oturdu.
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'un dışında başka biri var mıydı?
There was no one there besides me.
- Orada benden başka kimse yoktu.
It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this.
- Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.
It's none other than Tom!
- O, Tom'dan başkası değil.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
To be happy and not ask any more questions would be best.
- Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.
Be happy and don't ask any more questions...that is best.
- Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.
Time is more precious than anything else.
- Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
They have no more wine.
- Onların başka şarapları yok.
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
This apartment is bigger than any other one in the building.
- Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.
What else could I have done?
- Başka ne yapabilirdim?
Tom doesn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyor.
We have no alternative but to work.
- Çalışmaktan başka alternatifimiz yok.
They had no alternative but to retreat.
- Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.
Do you have any further questions?
- Başka sorularınız var mı?
Any further comment is redundant.
- Daha başka yorum lüzumsuzdur.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
Nothing could be done, except wait.
- Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.
We had no choice except to put up with it.
- Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.
Save your long-winded explanations for someone else.
- Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.
The President had the power to save the men from execution at the stroke of a pen.
- Başkanın adamları ipten alacak gücü vardı, bir kalem oynatmaya bakardı iş.