For God's sake, get me out of here!
- Allah aşkına beni buradan çıkarın.
Don't get me wrong, Tom.
- Beni yanlış anlama, Tom.
partiye bendi de götürün.
I can only speak for myself.
- Ben sadece kendim adıma konuşabilirim.
I bought this book for myself, not for my wife.
- Ben bu kitabı karım için değil, kendim için satın aldım.
In that respect, my opinion differs from yours.
- O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
My dog is almost half the size of yours.
- Benim köpeğim neredeyse boyunuzun yarısı kadar.
My brother-in-law is really egotistical.
- Eniştem gerçekten bencil.
Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.
- Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.
Each molecule in our body has a unique shape.
- Vücudumuzdaki her molekülün benzersiz bir şekli vardır.
She had a mole on her face.
- Onun yüzünde bir ben var.
O utanç içinde başını eğdi.
- She bent her head in shame.