Tom azimli ve çalışkan.
- Tom is determined and hard-working.
Tom azimli bir adamdır.
- Tom is a determined man.
Bu tablonun değerini belirlemek isterim.
- I'd like to determine the value of this painting.
Uzaklığı belirlemek zor.
- It is hard to determine the distance.
Sigara içmeyi bırakmaya kararlıyım.
- I am determined to give up smoking.
Tom Mary'i öldürmeye kararlıydı.
- Tom was determined to kill Mary.
Seyahat için tarihi belirlediler.
- They determined the date for the trip.
Halı fiyatı üç etken tarafından belirlenir.
- The price of the carpet is determined by three factors.
Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
- We should determine what is to be done first.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
- Our lives are determined by our environment.
Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
- I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
- I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.