Tom never sings in public.
- Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.
The castle has been restored and is open to the public.
- Kale restore edildi ve halka açık.
I used to like folk music.
- Halk müziğinden hoşlanırdım.
In the 1960s, folk music was very popular.
- 1960'larda halk müziği çok popülerdi.
Some young Japanese people prefer being single to being married.
- Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
She sacrifies herself for the community.
- Halk için kendini kurban ediyor.
Classes at the community center are free.
- Halkevindeki sınıflar ücretsiz.
Nixon won the election of 1972 by a huge popular vote.
- Nixon, 1972 yılı seçimini büyük bir halk oyuyla kazandı.
Die Lorelei is a popular German folk song.
- Lorelei bir popüler Alman halk şarkısıdır.
The population was crushed by the taxes.
- Halk, vergiler tarafından ezildi.
The local population helps fight forest fires.
- Yerel halk, orman yangınlarıyla mücadeleye yardımcı olur.
The people of this country have become disillusioned with the political establishment.
- Bu ülkenin halkı siyasi yönetimden hayalkırıklığına uğradı.
The government of this country oppresses its people.
- Bu ülkenin hükümeti halkına zulmediyor.
I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
- Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
Long live the brotherhood of all peoples.
- Yaşasın tüm halkların kardeşliği.
Many peoples live in Asia.
- Birçok halklar Asya'da yaşar.
Where do your folks live?
- Senin ev halkı nerede yaşıyor?
I'm sure your folks miss you.
- Eminim ki halkın seni özlüyordur.
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
Lemma 5 cannot be generalized to arbitrary artinian rings.
- Lemma 5 gelişigüzel seçilmiş Artin halkaları ile genellenemez
Democracy is the government of the people, by the people, for the people.
- Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.
The first lesson in democracy is to abide by the will of the people.
- Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.
The populace have never forgotten the president's generosity.
- Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.
I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates.
- Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.
The people voted in November.
- Halk Kasım ayında oy verdi.
The new law was enforced on the people of the island.
- Yeni yasa ada halkına zorla kabul ettirildi.
They went to the community pool.
- Onlar halka açık yüzme havuzuna gittiler.
Tom's death shocked the community.
- Tom'un ölümü halkı şok etti.