On the table, there was a plate with three fried eggs on it.
- Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.
Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
- Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
Tom offered Mary a French fry and she took one.
- Tom Mary'ye bir Fransız kızartma sundu ve o bir tane aldı.
Tom burned his fingers on a hot frying pan.
- Tom sıcak bir kızartma tavasında parmaklarını yaktı.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
He married a Canadian girl.
- O, Kanadalı bir kızla evlendi.
The girl let the bird loose.
- Kız kuşu serbest bıraktı.
Why is this bird called a robin redbreast?
- Bu kuşa neden kızılgerdan diyorlar?
The Joneses love their daughter.
- Joneslar kızlarını sever.
A good daughter will make a good wife.
- İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
That girl who has long hair is Judy.
- Uzun saçlı o kız Judy'dir.
That girl whose hair is long is Judy.
- Saçı uzun olan kız Judy.
Girls are wearing short skirts these days.
- Kızlar bugünlerde kısa etek giyiyor.
These girls use white skirts.
- Bu kızlar beyaz gömlek kullanıyor.
Once upon a time there lived a king and queen who had three very beautiful daughters.
- Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.
I've got a queen of hearts.
- Benim bir kupa kızım var.
Tom resented the fact that Mary got the promotion instead of him.
- Tom onun yerine Mary'nin terfi alması gerçeğine kızdı.
I feel resentment against your unwarranted criticism.
- Haksız eleştirine karşı kızgınlık hissediyorum.
I want to marry a virgin girl.
- Bakire bir kızla evlenmek istiyorum.
Are you still a virgin?
- Hâlâ kız oğlan kız mısın?
His girlfriend is Japanese.
- Onun kız arkadaşı Japon.
Betty is a pretty girl, isn't she?
- Betty güzel bir kızdır, değil mi?
Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
- Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
Dad uses fire to roast a chicken.
- Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.
That female student is American.
- O kız öğrenci Amerikalıdır.
The female student that sat in front of the teacher is from Germany.
- Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.
I miss my little sister.
- Küçük kız kardeşimi özlüyorum.
In November of 1996, Mars Global Surveyor began a 10 month mission to the Red Planet.
- Mars Global Surveyor Kasım 1996'da kızıl gezegene olan 10 aylık bir göreve başladı.
What's your mother's maiden name?
- Annenin kızlık soyadı nedir?
The maid gave up her job.
- Hizmetçi kız, işinden ayrıldı.
The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
- Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
What's your mother's maiden name?
- Annenin kızlık soyadı nedir?
Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
- Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
I like roast chicken.
- Fırında kızartılmış tavuğu severim.
Tom gave his daughter a stuffed bunny.
- Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.
Mary wore bunny slippers.
- Mary kız terlikleri giydi.
Jill is the only girl in our club.
- Jill Kulübümüzde tek kız.