Layla's body was removed.
- Leyla'nın cesedi kaldırıldı.
Trees have been removed from the park.
- Ağaçlar parktan kaldırıldı.
Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.
- Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.
She removed the dishes from the table.
- Bulaşıkları masadan kaldırdı.
First, remove the burrs.
- Önce çapakları kaldırın.
She removed the papers from the desk.
- Kağıtları masadan kaldırdı.
The policeman lifted the box carefully.
- Polis kutuyu dikkatlice kaldırdı.
He wouldn't even lift a finger.
- Bir parmağını bile kaldırmazdı.
Tom is lifting weights.
- Tom ağırlık kaldırıyor.
My wrists were sore after lifting wieghts.
- Ağırlıklar kaldırdıktan sonra bileklerim ağrıdı.