Don't worry. It's OK.
- Merak etmeyin. Tamam.
Don't worry. You can confide in me.
- Merak etme. Bana güvenebilirsin.
I can't help wondering about what Tom might be doing.
- Tom'un ne yapıyor olabileceğini merak etmemek elimde değil.
I still can't help wondering what happened to Tom.
- Hala Tom'a ne olduğunu merak etmekten kendimi alamıyorum.
Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
- Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
- Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
We all wondered why she had dumped such a nice man.
- Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.
I wondered if I could do such a thing.
- Öyle bir şeyi yapabilip yapamayacağımı merak ettim.
I bet you're wondering why Tom left so early.
- Tom'un neden bu kadar erken gittiğini merak ettiğine bahse girerim.
I still can't help wondering why.
- Sebebini merak etmemek hâlâ elimde değil.
That's something people wonder about.
- Bu, insanların hakkında merak ettiği bir şey.