Şiddetli yağmur, onların kalkışını erteledi.
- The heavy rain made them put off their departure.
Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
- A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
Sağanak yağışa rağmen hastanedeki dostunu ziyaret etti.
- In spite of the heavy rain, he visited his friend in the hospital.
Bazı lokal şiddetli yağmur sağanaklarından dolayı oraya gitmediğimize sevindim.
- I'm glad we didn't go there because there were some localized heavy rain showers.
Irmaklar yoğun yağış yüzünden taştı.
- The rivers were flooded by the heavy rain.
Yoğun yağış ardından büyük bir sel vardı.
- Following the heavy rainfall, there was a big flood.