the field of study in which the student chooses to specialize

listen to the pronunciation of the field of study in which the student chooses to specialize
الإنجليزية - التركية

تعريف the field of study in which the student chooses to specialize في الإنجليزية التركية القاموس.

major
büyük

Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum. - I think that it likely that there was a major fault in the lookout.

Evimin büyük onarımlara ihtiyacı var. - My house needs major repairs.

major
{i} branş

Tom Fransızcayı ana branş olarak seçmeye karar verdi. - Tom decided to major in French.

Üniversitede ana branş olarak ne seçtin? - What did you major in at college?

major
{i} majör

Tom bir müzik majörü değil. - Tom isn't a music major.

major
{f} branşı doğrultusunda yoğunlaşmak
major
(Muzik) majör (gam)
major
(Ticaret) daha deneyimli
major
binbaşı

Ben bir İngiliz binbaşıydım. - I was an English major.

Binbaşı Anderson savaşı durdurmaya hazırdı. - Major Anderson was ready to stop fighting.

major
büyük önerme
major
büyük,esas
major
binbaşı/esas dal/reşit
major
{s} başlıca, asıl
major
{i} yetişkin
major
{s} önemli

Sigara içmek akciğer kanserinin en önemli nedenidir. - Smoking is the major cause of lung cancer.

O, senin önemli sorunundur. - That is your major problem.

major
(Tıp) a.1. Daha büyük (magnus'un süperlatif şekli); 2.Büyük
major
(fiil) branşı doğrultusunda yoğunlaşmak, konusunda uzmanlaşmak
major
{i} reşit kimse
major
daha büyük
major
(Mukavele) ana, esas, majör, birincil
major
major yoğunlaş
major
{s} ergin, reşit
الإنجليزية - الإنجليزية
major
the field of study in which the student chooses to specialize

    الواصلة

    the field of stu·dy in which the stu·dent chooses to spe·cial·ize

    التركية النطق

    dhi fild ıv stʌdi în hwîç dhi studınt çuzız tı speşılayz

    النطق

    /ᴛʜē ˈfēld əv ˈstədē ən ˈhwəʧ ᴛʜē ˈsto͞odənt ˈʧo͞ozəz tə ˈspesʜəˌlīz/ /ðiː ˈfiːld əv ˈstʌdiː ɪn ˈhwɪʧ ðiː ˈstuːdənt ˈʧuːzəz tə ˈspɛʃəˌlaɪz/
المفضلات