تعريف uyandıran في التركية الإنجليزية القاموس.
- provocative
- provoking
- awakening
- rouser
- uyan
- suitable
- cinsel istek uyandıran
- sexy
- ilgi uyandıran
- compelling
That's a very compelling story.
- Bu çok ilgi uyandıran bir hikaye.
- merak uyandıran
- suspenseful
- nefret uyandıran
- disgusting
- cinsel istek uyandıran
- voluptuous
- heyecan uyandıran
- lurid
- heyecan uyandıran olay
- sensation
- istek uyandıran şey
- temptation
- merak uyandıran
- engaging
- merak uyandıran
- gripping
- merak uyandıran
- absorbing
- merak uyandıran
- compelling
- merak uyandıran
- intriguing
- merak uyandıran
- challenging
- nefret uyandıran
- odious
- nefret uyandıran
- hatable
- saygı uyandıran
- compelling
- suçlu izlenimi uyandıran
- furtive
- uyan
- (Bilgisayar,Teknik) compatible
- uyan
- warning
- uyan
- stimulation
- uyan
- {f} waking
Don't bother waking me up at 4:00 a.m. I don't plan to go fishing tomorrow.
- Sabah 4:00'te beni uyandırmak için zahmet etmeyin. Yarın balık tutmaya gitmeyi planlamıyorum.
Waking up is the opposite of going to sleep.
- Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.
- uyan
- {f} woken
I was woken up by the sound of thunder this morning.
- Bu sabah gök gürültüsü ile uyandım.
When the full moon falls down on the roof at night, all the farmers are woken up.
- Gece dolunay çatının üzerine düştüğünde, tüm çiftçiler uyanır.
- uyan
- {i} conforming
- uyan
- observant
- uyan
- {f} woke
When I woke up, I was sad.
- Uyandığımda üzgündüm.
When I woke up, all other passengers had gotten off.
- Ben uyandığımda, diğer tüm yolcular inmişti.
- uyan
- {f} waked
- uyan
- {f} wake
Be quiet, or the baby will wake up.
- Sessiz ol, yoksa bebek uyanacak.
Although the alarm rang I failed to wake up.
- Alarm çalmasına rağmen uyanamadım.
- uyan
- in keeping
- uyan
- pertaining to
- cinsel istek uyandıran
- erogenic
- cinsel istek uyandıran
- sex
- cinsel istek uyandıran
- erogenous
- cinsel istek uyandıran
- aphrodisiac
- cinsel istek uyandıran
- sultry
- cinsel istek uyandıran ilaç
- aphrodisiac
- hayranlık uyandıran
- admirable
Tom has done an admirable job.
- Tom hayranlık uyandıran bir iş yaptı.
- hayranlık uyandıran şey
- admiration
- heyecan uyandıran
- splashy
- huşu uyandıran
- awe-inspiring
- istek uyandıran
- appetizing
- kuşku uyandıran
- problematic
- kuşku uyandıran
- problematical
- nefret uyandıran
- abhorrent
- nefret uyandıran
- detestable
- nefret uyandıran
- loathsome
- nefret uyandıran
- hateable
- nefret uyandıran
- hateful
- sanrı uyandıran
- mind-blowing
- sempati uyandıran
- charismatic
- uyan
- correspondent
- uyan
- corresponding
- uyan
- coincident
- uyan
- in harmony
- uyan
- regardful
- uyan
- matching
The police found a truck matching that description.
- Polis bu tanıma uyan bir kamyon buldu.
- şüphe uyandıran
- questionable