Germs can only be seen with the aid of a microscope.
- Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
May I be of assistance?
- Yardım edebilir miyim?
Do you still need my assistance?
- Hâlâ yardımıma ihtiyacınız var mı?
The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
- Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
Health workers aid people in need.
- Sağlık çalışanları ihtiyacı olan insanlara yardım eder.
Can you help me down?
- Bana yardım edebilir misin?
Give help to anyone who needs it.
- Her kimin ihtiyacı olursa ona yardım et.
I called you because I need a favor.
- Bir yardıma ihtiyacım olduğu için seni aradım.
Tom anonymously donated a million dollars to his favorite charity.
- Tom isimsiz bir şekilde sevdiği hayır kurumuna bir milyon dolar yardımda bulundu.
We'll help you rescue him.
- Onu kurtarmana yardım edeceğiz.
Tom wanted to help Mary rescue her baby.
- Tom Mary'nin bebeğini kurtarmasına yardım etmek istiyordu.
What's the technical terminology for assisting someone to go to the toilet with a urine bottle?
- İdrar şişesi ile tuvalete gidecek birisine yardımcı olmak için teknik terminoloji nedir?
Do you need our assistance?
- Yardımımıza ihtiyacın var mı?
Can I give you a hand?
- Yardım edebilir miyim?
Could I give you a hand?
- Sana yardım edebilir miyim?
Mary promised her mother that she would help her more often.
- Mary annesine daha sık yardım edeceğine söz verdi.
Tom couldn't have been more helpful.
- Tom daha yardımsever olamazdı.
Your feedback is important and it will help us to know how we can provide the best service possible.
- Geri bildiriminiz önemli ve mümkün olan en iyi hizmeti nasıl sağlayabileceğimizi bilmemize yardım edecek.
Maybe I can be of service.
- Belki de yardımcı olabilirim.
His last recourse will be to go to his father for help.
- Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.
Tom called tech support for help.
- Tom yardım için teknik desteği aradı.
He has to work hard in order to support his family.
- Ailesine yardımcı olmak için sıkı çalışmak zorunda.
The students wanted us to help push the car.
- Öğrenciler arabayı itmek için yardım etmemizi istedi.
Tom helped us push the car.
- Tom arabayı itmemize yardımcı oldu.
Friends should help one another.
- Arkadaş birbirlerine yardımcı olmalıdır.
He often tells us we must help one another.
- Birbirimize yardım etmemiz gerektiğini sık sık söyler.
I thank you for your helpfulness.
- Yardımseverliğiniz için teşekkür ederim.
Help me lift the package.
- Paketi kaldırmama yardım et.
They gave me a hand to lift the fridge.
- Onlar buzdolabını kaldırmak için bana yardım ettiler.
Tom has been on the dole since the 6th of August, when he lost his job.
- Tom işini kaybettiğinde ağustosun altısından beri işsizlik yardımı alıyor.
Tom absconded with all the money donated for earthquake relief.
- Tom deprem yardımı için bağışlanan tüm parayla birlikte kaçtı.
Relief supplies were raced to the disaster area.
- Yardım malzemeleri felaket bölgesine hızla ulaştırılmıştır.
You can make it! Go for it. I'll stand by you.
- Onu yapabilirsin! Kim tutar seni. Yardımına hazır olacağım.
I'm living on welfare, without a car or anything.
- Devletten aldığım yardımla geçiniyorum, ne arabam ne başka bir şeyim var.
He is working for social welfare.
- Sosyal yardım için çalışıyor.