çoğunun

listen to the pronunciation of çoğunun
التركية - الإنجليزية
Most of
çoğu
often

Cheese often lures a mouse into a trap. - Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.

The rich are often misers. - Zenginler çoğu kez pintidirler.

çoğu
{i} most

Most young adults enjoy going out at night. - Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.

Most Japanese drink water from the tap. - Çoğu Japon, suyu musluktan içer.

çoğu
predominantly
çoğu
many

Many of the workers died of hunger. - İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.

There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends. - Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.

çoğu
mostly

Success depends mostly on effort. - Başarı çoğunlukla çabaya bağlıdır.

I mostly have fruit for breakfast. - Sabah kahvaltısı için çoğunlukla meyve yerim.

çoğu
many of them
çoğu
most of

In the United States, 20 million new jobs have been created during the past two decades, most of them in the service sector. - Amerika Birleşik Devletlerinde, geçtiğimiz yirmi yıl boyunca 20 milyon yeni iş yaratılmıştır, onların çoğu hizmet sektöründedir.

There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends. - Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.

çoğu
mostly, usually
çoğu
mainly

That company deals mainly in imported goods. - O şirket çoğunlukla ithal mallar işiyle ilgilenir.

Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines. - Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.

çoğu
most, most of
çoğu
the best part of
çoğu
more than

I get paid more than most people here do. - Buradaki çoğu insanın aldığından daha çok ödeme alıyorum.

People often tell me more than I want to know. - İnsanlar çoğunlukla bana bilmek istediğimden daha fazlasını söylüyor.

çoğu
most, most of; mostly, usually
çoğu
most#beautiful
التركية - التركية

تعريف çoğunun في التركية التركية القاموس.

çoğu
Çok kimse
çoğu
Bir şeyin büyük bölümü
çoğu
Çoğu zaman, çok defa
çoğu
Afyonkarahisar ilinde bir yayla
çoğu
Bir şeyin büyük bölümü: "Biz o zaman okuduğumuz mısraların çoğunu ezber bilirdik."- A. Ş. Hisar. Çok kimse: "Arkadaşlarımın çoğu gibi mektebe lalalarla, uşaklarla gitmedim."- A. H. Tanpınar