Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
The family mourned the tragic death of their young child.
- Aile, genç çocuklarının trajik ölümünün yasını tuttu.
Children reflect the family atmosphere.
- Çocuklar aile ortamını yansıtırlar.
The guys hanging out in front of that store know I'm a cop.
- O mağazanın önünde takılan çocuklar benim bir polis olduğumu biliyorlar.
Where did you guys go?
- Siz çocuklar nereye gittiniz?
You think that TV is bad for kids?
- Televizyonun çocuklar için kötü olduğunu düşünüyor musun?
Do you know what your kids are eating?
- Çocuklarınızın ne yediğini biliyor musunuz?
You think that TV is bad for kids?
- TV'nin çocuklar için kötü olduğunu düşünüyor musun?
My mother died when I was a kid.
- Annem ben çocukken öldü.
It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
It is dangerous for children to play in the street.
- Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
Tom wants Mary to babysit his children.
- Tom, Mary'nin çocuklarına bakıcılık yapmasını istiyor.
Mother asked the babysitter to watch the children.
- Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
- ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
It is dangerous for children to play in the street.
- Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
The children love listening to fairy tales.
- Çocuklar masal dinlemeyi sever.
When I was a child, my mother would often read fairy tales to me.
- Ben çocukken annem bana sık sık masal okurdu.
Isn't that a little juvenile?
- O küçük bir çocuk değil mi?
The increase in juvenile delinquency is a serious problem.
- Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.
This park is a little kid's paradise.
- Bu park küçük çocukların cennetidir.
I had chicken pox as a kid.
- Ben bir çocukken suçiçeği geçirdim.
I had chicken pox when I was a kid.
- Ben bir çocukken su çiçeği geçirdim.
The kindergarten children were walking hand in hand in the park.
- Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.
Kindergarten children act better than Tom and his friends do.
- Anaokulu çocukları Tom ve arkadaşlarının yaptığından daha iyi hareket eder.
Tom and Mary had a child and called him Tom Junior.
- Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.
His wife bore him two daughters and a son.
- Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu
What will a child learn sooner than a song?
- Bir çocuk bir şarkıdan daha çabuk ne öğrenir?
I'm instinctively bad with children and infants.
- Çocuklara ve bebeklere içgüdüsel olarak kötü davranıyorum.
They attributed the low death rate of infants to the progress of medicine.
- Onlar çocuklarla ilgili düşük ölüm oranını tıbbın ilerlemesine bağladı.
The children collect seeds of various shapes and colours.
- Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.
You shouldn't allow your son to act like a selfish brat.
- Oğlunun bencil bir çocuk gibi davranmasına izin vermemelisin.
You're acting like a spoiled brat.
- Bir şımarık çocuk gibi davranıyorsun.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
A child is spoiled by too much attention.
- Çocuk çok fazla ilgi ile şımarır.
Don't spoil the children.
- Çocuklara yüz verip şımartma.