öğren

listen to the pronunciation of öğren
التركية - الإنجليزية
learn

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

It's difficult to learn a foreign language. - Yabancı dil öğrenmek zordur.

{f} learning

I am learning a little English. - Ben biraz İngilizce öğreniyorum.

She is learning the piano. - O, piyanoyu öğreniyor.

{f} learned

I learned a lot about Greek culture. - Yunan kültürü hakkında çok şey öğrendim.

Finally we have learned the truth. - Sonunda,gerçeği öğrendik.

{f} learnt

Soon learnt, soon forgotten. - Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.

Tom learnt from Mr Ogawa that many people have scorn for the nouveau riche. - Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.

internalize