It's one of the most exclusive addresses in the city.
- Bu, şehirdeki en özel adreslerden biri.
This bookstore deals exclusively in old and rare books.
- Bu kitapçı özellikle eski ve nadir kitaplarla ilgileniyor.
I want specific information.
- Özellikli bilgi istiyorum.
The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
- Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
What's the restaurant's speciality?
- Restaurantın özel ürünü nedir?
What does the special taste like?
- Özel lezzet neye benziyor?
Tom has a personal bodyguard.
- Tom'un özel koruması var.
This is Tom Jackson, my personal assistant.
- Bu Tom Jackson, benim özel asistanım.
Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games.
- Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.
Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
- Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
Tom did it for no particular reason.
- Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.
Tom wasn't feeling particularly talkative.
- Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
My boss called me down for making private calls on the office phone.
- Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
Tom is a dedicated teacher.
- Tom özel bir öğretmendir.
The dedicated bike zone is most often at the rear of the train.
- Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.
Superconductivity is a physical property.
- Üstüniletkenlik fiziksel bir özelliktir.
She believes that jade has medicinal properties.
- O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
You handled that particular situation very well.
- O özel durumun çok iyi şekilde üstesinden geldin.
You handled that particular problem very well.
- O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.