an inlet on the coast; a small tidal pool or bay

listen to the pronunciation of an inlet on the coast; a small tidal pool or bay
الإنجليزية - التركية

تعريف an inlet on the coast; a small tidal pool or bay في الإنجليزية التركية القاموس.

pill
hap

Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü. - Dalida died from an overdose of sleeping pills.

Sürekli olarak doğum kontrol hapı alan insanların hamile kalmayacaklarını biliyor muydunuz? - Did you know that men who regularly take the birth control pill don't get pregnant?

pill
the pill doğum kontrol hapı
pill
doğum kontrol hapı

Sürekli olarak doğum kontrol hapı alan insanların hamile kalmayacaklarını biliyor muydunuz? - Did you know that men who regularly take the birth control pill don't get pregnant?

Düzenli olarak doğum kontrol hapı kullanan erkeklerin hamile kalmadıklarını biliyor muydun? - Did you know that men who regularly take birth control pills don't get pregnant?

pill
gıcık kimse
pill
kıl

Dan, Linda'yı yastık kılıfıyla boğdu. - Dan strangled Linda with a pillow case.

İslam'ın beş şartı; şehadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmektir. - The five pillars of Islam are belief, worship, fasting, almsgiving, and pilgrimage.

pill
{i} makineli tüfek yuvası (kule)
pill
{f} aleyhte oy vermek
pill
{i} ilaç

İlaç aldığım için ağrı geçti. - The pain went away because I took the pills.

Hasta ilaçları almasına rağmen kötü hissediyordu. - The patient felt the worse for having taken the pills.

pill
kabulü güç iş
pill
{i} izmarit
pill
a bitter pill yenilir yutulur olmayan bir şey
pill
(isim) hap, ilaç, sıkıntı, sıkıcı tip, top [arg.], izmarit, makineli tüfek yuvası (kule)
pill
{i} top [arg.]
pill
{i} sıkıntı
pill
(Tıp) 1. Küçük yuvarlak ilaç, hap; 2.Gebeliği önleme amacıyla kadın tarafından ağızdan alınan ilaç, oral kontraseptif
pill
(Biyoloji) oral kontraseptif
pill
hazım ve tahammülü güç bir şey
الإنجليزية - الإنجليزية
pill