başkalaş

listen to the pronunciation of başkalaş
التركية - الإنجليزية
metamorphose
metamorphoses
başka
else

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

başka
different

Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story! - İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!

I would do it in a different way than you did. - Senin yaptığından başka türlü yapardım.

başka
another

Show me another camera. - Bana başka bir kamera göster.

It is difficult to translate a poem into another language. - Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.

başka
other

I had no other choice. - Başka seçeneğim yoktu.

By other's faults wise men correct their own. - Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.

başka
otherwise

Tom sat alone in the otherwise empty room. - Tom başka boş odada tek başına oturdu.

I thought it was a good book, but Jim thought otherwise. - Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

başka
beside

Was there anybody else besides Tom? - Tom'dan başka orada kimse var mıydı?

Was there anybody else besides Tom? - Tom'un dışında başka biri var mıydı?

başka
other than

The little girl never smiles at anyone other than Emily. - Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.

Tom doesn't know anything about Mary, other than her name. - Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.

başka
forth
başka
but

There was nothing but an old chair in the room. - Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.

We had no choice but to leave the matter to him. - Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.

başka
any more

To be happy and not ask any more questions would be best. - Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.

I don't want any more surprises. - Başka sürprizler istemiyorum.

başka
(Bilgisayar) more

Cows are more useful than any other animal in this country. - İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.

Time is more precious than anything else. - Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

başka
apart

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

Tom didn't know what else to do. - Tom başka ne yapacağını bilmiyordu.

Tom didn't know what else to say. - Tom başka ne söyleyeceğini bilmiyordu.

başka
alternate
başka
alternative

We have no alternative but to work. - Çalışmaktan başka alternatifimiz yok.

They had no alternative but to retreat. - Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.

başka
further

Any further comment is redundant. - Daha başka yorum lüzumsuzdur.

Do you have any further questions to ask? - Soracak başka sorunuz var mı?

başka
atypical
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food. - Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.

We had no choice except to put up with it. - Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

Save your long-winded explanations for someone else. - Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.

The President called on everyone to save energy. - Başkan enerji tasarrufu yapmak için herkesi aradı.

başka
noneot
التركية - التركية

تعريف başkalaş في التركية التركية القاموس.

Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar