Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
I think it'll rain today.
- Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.
What do you think of the original plan?
- Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
You can't expect me to always think of everything!
- Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.
She put down her thoughts on paper.
- Düşüncelerini kağıda döktü.
Words express thoughts.
- Kelimeler düşünceleri ifade eder.
Tom pondered his next move.
- Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.
Tom was probably pondering something.
- Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
Tom was probably pondering something.
- Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.
- Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
He contemplated their plan.
- O onların planı üzerinde düşündü.
The doctor contemplated the difficult operation.
- Doktor zor operasyonu düşünüp taşındı.
I'm trying to meditate.
- Düşünmeye çalışıyorum.
I often meditate on the meaning of life.
- Ben sık sık yaşamın anlamı üzerinde düşünürüm.
The jury deliberated for three days.
- Jüri üç gün boyunca düşündü.
Do you think that was deliberate?
- Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?
We all consider your idea to be impractical.
- Hepimiz senin fikrinin kullanışsız olduğunu düşünüyoruz.
Tom thought it would be a good idea to see a doctor.
- Tom bir doktor görmenin iyi bir fikir olacağını düşündü.
It is worthwhile considering what it is that makes people happy.
- İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.
I'm considering going with them.
- Onlarla gitmeyi düşünüyorum.
Tom considered changing his job.
- Tom işini değiştirmeyi düşündü.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.