Tom gözden kaybolmak istiyor.
- Tom wants to disappear.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
Ben sadece ortadan kaybolmak istiyorum.
- I just want to disappear.
Ben her şeyi ve herkesi unutmak, kaybolmak ve terk etmek istiyorum.
- I want to leave, disappear, forget everything and everyone.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
O, bu şehirde gözden kayboldu.
- He disappeared from this town.
Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş.
- The fugitive surfaced in a small town fifty miles from here but then disappeared again.
Kar yakında kaybolacak.
- The snow will soon disappear.
Benim için sürpriz oldu, o bir anda gözden kayboldu.
- To my amazement, it disappeared in an instant.
Küçük aile çiftlikleri yok oluyorlardı.
- Small family farms were disappearing.
Dağdaki tüm kar yok olmuştu.
- All the snow on the mountain has disappeared.
Tom gözden kaybolmak istiyor.
- Tom wants to disappear.
Sadece gözden kaybolma.
- Just don't disappear.
Onlar seni bulmadan önce, yok olmalısın.
- You need to disappear before they find you.
Pasifik'teki düşük rakımlı bazı ada ülkelerinin, deniz seviyesinin küresel ısınma sonucu yükselmesiyle yok olmasından korkuluyor.
- It's feared that some low-lying Pacific Island nations will disappear as seas rise as a result of global warming.
... Their warts are disappearing. ...