You're welcome to accompany us.
- Bize eşlik etmek için buyurun.
The girl begged her mother to accompany her.
- Annesinden kendisine eşlik etmesini rica etti.
Tom escorted Mary to the door.
- Tom Mary'ye kapıya kadar eşlik etti.
Tom escorted Mary out of the building.
- Tom binanın dışında Mary'ye eşlik etti.
I accompanied her on a walk.
- Bir yürüyüşte ona eşlik ettim.
Jim accompanied her on the piano.
- Jim, ona piyanoda eşlik etti.