external appearance; from

listen to the pronunciation of external appearance; from
الإنجليزية - التركية

تعريف external appearance; from في الإنجليزية التركية القاموس.

making
{i} yapma

O, konuşmalar yapmada mükemmeldir. - She is excellent at making speeches.

Hatalar yapmaktan korkmayın. - Don't be afraid of making mistakes.

making
yaparak

O, boş zamanını oyuncak bebekler yaparak harcar. - She spends her free time making dolls.

Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür. - Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.

making
imal

O yaşlı adam elli yıldır ev yapımı viski imal etmekteydi. - That old man had been making homemade whiskey for fifty years.

O yaşlı adam elli yıldır kaçak içki imal etmekteydi. - That old man had been making moonshine for fifty years.

making
{f} yap

Hata yapmaktan korkuyor. - He is afraid of making mistakes.

Hatalar yapmaktan korkmayın. - Don't be afraid of making mistakes.

making
{i} yapım

Yeni yasa on iki aydır yapım aşamasındaydı. - The new law was twelve months in the making.

Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi. - My mother gave me a pair of gloves of her own making.

making
gerekli özellikler
making
ç.yetenek
making
gelişme/başarı nedeni
making
make yap
making
nitelikler
making
making iron kalafat demiri
making
hususiyetler
making
He has the makings of a man Adam olacağa benziyor
making
(isim) yapma, etme, yapı, başarı sebebi
making
malzeme
making
{i} etme

Kendimi Fransızca ifade etmede hâlâ zorlanıyorum. - I still have difficulty in making myself understood in French.

Tom ve Mary'nin kendilerini Fransızca olarak ifade etme sorubları vardı. - Tom and Mary had trouble making themselves understood in French.

making
yapılmakta
making
{i} başarı sebebi
making
in the making olmakta
الإنجليزية - الإنجليزية
making