geçende

listen to the pronunciation of geçende
التركية - الإنجليزية

تعريف geçende في التركية الإنجليزية القاموس.

geçen
last

He began to work for that company last year. - O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.

We went to London last year. - Geçen yıl Londra'ya gittik.

geçen
{s} late

Spring has come later this year compared with last year. - Geçen yılla karşılaştırıldığında bahar bu yıl geç geldi.

Kelly's latest book appeared last week. - Kelly'nin son kitabı geçen hafta çıktı.

geçen
passing

The passing car splashed muddy water on me. - Geçen araba bana çamurlu su sıçrattı.

Dan landed onto the roof of a passing van. - Dan geçen bir kamyonetin çatısına indi.

geçen
{s} former

The other day I met my former neighbour in the city. - Geçen gün kentte eski komşuma rastladım.

geçen
past

Tom wondered what Mary would say if she knew he had spent the past week in Boston with Alice. - Mary, onun geçen haftayı Alice ile Boston'da geçirdiğini bilseydi Tom Mary'nin ne söyleyeceğini merak ediyordu.

Sentences past this ID are sentences added by contributors of Tatoeba Project. - Bu ID ile geçen cümleler Tatoeba Projesine katkıda bulunanlar tarafından eklenen cümlelerdir.

geçen
(Bilgisayar) elapsed
geçen
passed

His brother passed away last month. - Onun erkek kardeşi geçen ay öldü.

The leaves turned red as the days passed. - Yapraklar her geçen gün kırmızıya döndü.

geçen
other

She bought a new house the other day. - O, geçen gün yeni bir ev satın aldı.

I lost my camera the other day. - Geçen gün kameramı kaybettim.

geçen
transitive
geçen
last, past
geçen
in excess of
geçen
yester

A burglar broke into the convenience store last month, but I heard the police caught him yesterday. - Bir hırsız geçen ay bir markete girdi fakat polisin onu dün yakaladığını duydum.

What he said yesterday is not consistent with what he had said last week. - Onun dün söylediği geçen hafta söylediği ile birbirini tutmuyor.

geçen
hereinabove
التركية - التركية
Ne kadar geçtiği belli olmayan yakın bir zaman önce
Geçen
(Osmanlı Dönemi) MÜSABIK
Geçen
kaim
geçen
Belirsiz bir süre önceki, birkaç gün önceki
geçen
Bir önceki
geçen
Bir önceki (hafta, ay, yaz, kış vb.): "Yine bir gün o kızı geçen yıl gördüğü incirlikte bir daha gördü."- O. C. Kaygılı