I will tell you the rest tomorrow.
- Gerisini sana yarın anlatacağım.
I arrived in Boston three days ago, but the rest of the family won't get here until tomorrow.
- Üç gün önce Boston'a vardım fakat ailenin gerisi yarına kadar buraya gelmeyecek.
Ask her when she comes back.
- O geri döndüğünde ona sor.
He left Japan never to come back.
- O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
Please, remember those words for the rest of your life.
- Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Tom always looks in the rearview mirror before he backs up.
- Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.
Tom started the car and put it in reverse.
- Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.
He's behind the times in his methods.
- O metotlarında zamanın gerisindedir.
They decided to leave extra food behind.
- Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler.
Tom is back in his office.
- Tom ofisine geri döndü.
I'll be back in a wink.
- Kaşla göz arasında geri döneceğim.
Tom took a step backward.
- Tom geriye doğru bir adım attı.
The actress fell backward over the stage.
- Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
Tom stumbled backwards.
- Tom geriye tökezledi.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
In hindsight, this was a mistake.
- Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
My watch is five minutes slow.
- Saatim beş dakika geri kalmış.
She will return within an hour.
- O bir saat içinde geri dönecektir.
She will be back within a week.
- O bir hafta içinde geri dönecek.