gezinim

listen to the pronunciation of gezinim
التركية - الإنجليزية
navigation
excursion
gezi
tour

I'm going to take you on a tour. - Seni bir geziye çıkaracağım.

Why did we have to come on this tour? It's really boring. - Neden bu geziye gelmek zorundaydık? Gerçekten çok sıkıcı.

gezi
travel

I will be traveling in Europe for two months. - İki aylığına Avrupa'yı geziyor olacağım.

Gulliver's Travels was written by a famous English writer. - Gülliver'in Gezileri ünlü bir İngiliz yazar tarafından yazılmıştır.

gezi
trip

I've been invited on a trip abroad, but I don't want to go. - Yurt dışında bir geziye davet edildim, ama ben gitmek istemiyorum.

You will benefit by a trip abroad. - Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.

gezi
sightseeing

We went sightseeing in Hokkaido. - Biz Hokkaido'da tur gezisine gittik.

I want to get a sightseeing visa. - Bir gezi için vize almak istiyorum.

gezi
journey

I want to go on a journey around the world if possible. - Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.

We are going on a journey next month. - Gelecek ay geziye çıkıyoruz.

gezi
excursion

We enjoyed the excursion very much. - Geziden çok hoşlandık.

If it rains tomorrow, the excursion will be canceled. - Yarın yağmur yağarsa gezi iptal edilecek.

gezi
excursion, journey, tour, trip; outing, promenade, walk, ride
gezi
promenade, esplanade, place for strolling
gezi
locomotion
gezi
outing

It rains so often in the wet season that it's hard to plan outings. - Yağışlı mevsimde o kadar sık yağmur yağar ki gezintileri planlamak zordur.

They chartered a bus for the firm's outing. - Firmanın gezileri için bir otobüs kiraladılar.

gezi
promenade
gezi
itineration
gezi
walk

I walked about aimlessly on the street. - Caddede amaçsızca gezindim.

I like to walk in the country. - Ben kır gezisini seviyorum.

gezi
parade
gezi
touring

I'm looking forward to touring bookstores in the US. - Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.

Tom is touring with Mary's band. - Tom Mary'nin grubuyla geziyor.

gezi
esplanade
gezi
ride

Can I offer you a ride? - Sana bir gezinti önerebilir miyim?

Don't accept rides from strangers. - Yabancılardan gezinti kabul etmeyin.

gezi
(Bilgisayar) expedition

He took part in the expedition. - O, keşif gezisine katıldı.

Some problems are expected on their expedition. - Onların keşif gezisinde bazı sorunlar bekleniyor.

gezi
circuit
gezi
voyage
gezi
sıghtseeıng
gezi
excursion, outing; tour
gezi
{i} run
tepeden tepeye gezinim
(Bilgisayar,Teknik) peak excursion
التركية - التركية

تعريف gezinim في التركية التركية القاموس.

Gezi
Gezilip hava alınacak yer
Gezi
Bu kumaştan yapılmış olan
Gezi
Gezmek, görmek, eğlenmek amacıyla yapılan yolculuk
Gezi
Pamuk ve ipekle karışık dokunmuş hareli kumaş: "Yalnız omuz başlarını örten, kısa yollu, gezi gibi yarı sert kumaştan, yakasız bir yaz ceketiydi."- R. H. Karay
Gezi
Gezinti yeri
Gezi
Ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk, seyahat
Gezi
seyahat
gezi
Pamuk ve ipekle karışık dokunmuş hareli kumaş
gezi
Pamuk ve ipek ile karşık dokunmuş hareli kumaş
gezi
Pamukla ve ipekle karışık dokunmuş hareli bir kumaş