There is nothing like cold beer on a hot day.
- Sıcak bir günde soğuk bir bira gibisi yok.
There's nothing like a good hot bath.
- İyi ve sıcak bir banyo yapmak gibisi yok.
Stanford University has educated entrepreneurs like Larry Page and Sergey Brin.
- Stanford Üniversitesi, Larry Page ve Sergey Brin gibi girişimcileri yetiştirdi.
The girl vanished like magic.
- Kız, sihir gibi kayboldu.
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
We'll use energy sources such as the sun and wind.
- Biz güneş ve rüzgar gibi enerji kaynakları kullanacağız.
What kind of woman could love a guy like Tom?
- Tom gibi bir adamı ne tür bir kadın sevebildi.
We were unsure what kind of person Tom would be and whether he would like living in the same house as us.
- Tom'un ne tür bir insan olacağından ve bizim gibi aynı evde oturmayı isteyip istemeyeceğinden emin değildik.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
What I'm looking for looks something like this.
- Aradığım şey böyle bir şey gibi görünüyor.
We should make something like that.
- Bunun gibi bir şey yapmalıyız.
My friend doctored his ID to make it look like he was 18.
- Arkadaşım 18'indeymiş gibi göstermek için kimliğinde oynama yaptı.
Tom certainly doesn't look like he's over eighty.
- Tom kesinlikle seksenin üzerindeymiş gibi görünmüyor.
Either be as you seem or seem as you are.
- Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.
Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
- Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
Between ourselves, he seems to be a homosexual.
- Aramızda kalsın, o bir homo gibi görünüyor.
Yaşam yaz çiçekleri, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
- Hayat yaz çiçekleri, ölüm de güz yaprakları gibi güzel olsun.