Less than 1% of the budget is spent on foreign aid.
- Bütçenin % 1'inden azı dış yardım harcanmaktadır.
Life is half spent before we know what it is.
- Biz onun ne olduğunu öğrenmeden önce Hayatın yarısı harcanmaktadır.
You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
- Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
Tom seems to prefer spending most of his time alone.
- Tom zamanının çoğunu yalnız harcamayı tercih ediyor gibi görünüyor.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
Spend money and enjoy life!
- Para harca ve hayattan zevk al!
McKinley spent three-and-a-half-million dollars.
- McKinley, üç buçuk milyon dolar harcadı.
I've spent 500 dollars in one day.
- Bir günde 500 dolar harcadım.
They will need to reduce their expenditures.
- Onların harcamalarını azaltmaları gerekecek.
We explored all possible ways of cutting expenditures.
- Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.