İtfaiyeciler yangını hemen söndürdüler.
- The firemen had the fire out in no time.
Beni bekle. Hemen döneceğim.
- Wait for me. I'll be back in no time.
Her işten anlarım. On parmağımda on marifet vardır. Önüme set çekmeye çalışacaklar, ama mevki basamaklarını çabucak çıkacağım.
- I'm a jack of all trades, a real triple threat. They'll try to stop me, but I'll be rising up the ranks in no time.
Ona çabucak alışacaksın.
- You'll get used to it in no time.
Derhal hazır olacağız.
- We'll be done in no time.
Bir an önce orada olacaksın.
- You'll be there in no time.
Profesyonel bir hırsız bir araba kapısını bir levye ile zaman kaybetmeden açabilir.
- A professional thief can jimmy a car door in no time.
Zaman kaybetmeden orada olmalıyız.
- We should be there in no time.
Zamanla anlayacaksın.
- In time, you will understand.
Bolluk zamanlarında kıtlık zamanlarını hatırla.
- In times of abundance, remember the times of famine.
O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
- She promised her father to be in time for lunch.
Bir trafik sıkışıklığı yakalanmazsak, sanırım zamanında orada olacağız.
- I think we'll get there in time if we don't get caught in a traffic jam.
Tom akşam yemeği için eve tam vaktinde gelir.
- Tom usually arrives home just in time for dinner.
Bu sabah okula vaktinde gidemedim.
- I wasn't in time for school this morning.
Trene zamanında yetişmek için elinden geleni yaptı.
- He did his best to be in time for the train.
Toplantıya zamanında yetişmek için acele edelim.
- Let's hurry to be in time for the meeting.
Sorunu büyümeden halletmeyi zaman içerisinde öğreneceksiniz.
- You'll learn in time that a stitch in time saves nine.
Eğer erken kalkarsan okula zamanında varabilirsin.
- If you get up early, you can be in time for school.
Erken kalk ve zamanında ol.
- Get up early, and you'll be in time.
Just give me a ring and I'll be over in no time.
You've got here in time for tea — I was just making some.
In time, it got easier to deal with her death.
If I don't leave now, I won't get to work in time.
... they are also, at the same time, the ways in which we ...
... Now, that same dynamic exists in the world of real time ...