Tom söylediğine hemen pişman oldu.
- Tom instantly regretted what he said.
Ondan hemen etkilendim.
- I was instantly attracted to her.
O, onu anında yalanladı.
- He instantly denied it.
Tom etkisiz hale getirmeye çalıştığı bomba patladığında anında öldü.
- Tom was killed instantly when the bomb he was trying to defuse exploded.
Derhal sorunla ilgilenmeliyiz.
- We must deal with the problem instantly.
O neredeyse aniden öldü.
- He died almost instantly.
Her iki adam da aniden öldü.
- Both men died instantly.
Her iki adam da aniden öldü.
- Both men died instantly.
O neredeyse aniden öldü.
- He died almost instantly.
Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- Instantly the girl saw her mother, she burst out crying.
Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
- I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.
- I can't reply your message immediately, for I can't type fast.
Yaşlı adama bir araba çarptı ve derhal hastaneye götürüldü.
- The old man was hit by a car and was immediately taken to the hospital.
Diğer sigarayı yaktı fakat onu derhal söndürdü.
- He lit another cigarette, but immediately put it out.
Burada sana acilen ihtiyacımız var.
- You're needed here immediately.
Hamur, su, un, tuz ve anlık mayadan yapılır.
- The dough is made from water, flour, salt and instant yeast.
Anlık şehriyeler üniversite öğrencileri arasında temel bir yemektir.
- Instant noodles are a staple among college students.
Tom bir kase çabuk hazırlanan erişte yedi.
- Tom ate a bowl of instant noodles.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Umarım durumu bir an önce düzeltirsin.
- I hope you will correct the situation immediately.
Derhal sorunla ilgilenmeliyiz.
- We must deal with the problem instantly.
He left the room for his relinquished sword, / And Julia instant to the closet flew.
... I'm listening to in All Access I can instantly turn into a ...
... Android device, that book is instantly available to read across all your devices. ...