kayboluş

listen to the pronunciation of kayboluş
التركية - الإنجليزية
loss
disappearance

The police are looking into his disappearance. - Polis onun kayboluşunu inceliyor.

The disappearances in the Bermuda Triangle are inexplicable. - Bermuda Üçgenindeki kayboluşlar esrarengizdir.

kaybol
disappear

The snow will soon disappear. - Kar yakında kaybolacak.

To my amazement, it disappeared in an instant. - Benim için sürpriz oldu, o bir anda gözden kayboldu.

kaybol
got lost
kaybol
melt away
kaybol
(Argo) bite me
kaybol
become lost
kaybol
get lost!

I am afraid that you will get lost. - Kaybolmuş olabileceğinden korkuyorum.

You can't get lost in big cities; there are maps everywhere! - Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!

kaybol
get lost

I have a good sense of direction, so I don't get lost. - Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.

Wherever I may go, I will get lost. - Nereye gidersem gideyim, ben kaybolurum.

التركية - التركية
Kaybolma işi veya biçimi