They're very practical.
- Onlar çok kullanışlılar.
This car is spacious and practical.
- Bu araba geniş ve kullanışlı.
This is a handy little box.
- Bu kullanışlı küçük bir kutu.
The bus stop is quite handy.
- Otobüs durağı oldukça kullanışlı.
Not all of those books are useful.
- Bu kitapların hepsi kullanışlı değil.
The towel wasn't at all useful.
- Havlu hiç kullanışlı değildi.
Glasses are more convenient for me than contact lenses.
- Gözlükler benim için kontakt lenslerden daha kullanışlıdır.
This word-processor is very convenient.
- Bu kelime-işlemci çok kullanışlıdır.
He broke the machine by using it incorrectly.
- O, yanlış kullanarak makineyi bozdu.
By using Tatoeba one learns languages.
- Bir insan Tatoeba'yı kullanarak dil öğrenir.
Windows is the most used operating system in the world.
- Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
Na'vi language is used in Avatar.
- Na'vi dili Avatar'da kullanılır.
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
- Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
I want you to utilize that object.
- O nesneyi kullanmanı istiyorum.
Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
- Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.
- Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum.
My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.
- Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
Let's make use of our time wisely.
- Zamanımızı akıllıca kullanalım.
The frail old man stubbornly refused to make use of a wheelchair.
- Çelimsiz yaşlı adam inatla bir tekerlekli sandalyeyi kullanmayı reddetti.
Na'vi language is used in Avatar.
- Na'vi dili Avatar'da kullanılır.
Windows is the most used operating system in the world.
- Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.
- Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
- Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
Sami was wielding a knife.
- Sami bir bıçak kullanıyordu.
Do you know how to wield an épée?
- Epeyi nasıl kullanacağını biliyor musun?
Avoid prolonged use of the console. To help prevent eye strain, take a break of about 15 minutes during every hour of play.
- Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.
Most of the online users I play poker with have been newbies.
- Poker oynadığım çevrimiçi kullanıcıların çoğu yeniler.