Crows all but destroyed the farmer's field of corn.
- Kargalar çiftçinin mısır alanını harap ettiler.
Bourbon is made from corn.
- Burbon mısırdan yapılır.
Almost all the world condemns Hosni Mubarak because he made the Egyptian people poor.
- Tüm Mısır halkını fakirleştirdiğinden dolayı neredeyse tüm dünya Hüsnü Mübarek'i kınıyor.
Anthony was respected by the Egyptians.
- Anthony'ye Mısırlılar tarafından saygı gösterilirdi.
Cleopatra learned to speak Egyptian.
- Kleopatra, Mısır dilini konuşmayı öğrendi.
Anthony was respected by the Egyptians.
- Anthony'ye Mısırlılar tarafından saygı gösterilirdi.
France has banned a strain of genetically modified maize.
- Fransa, genetiği değiştirilmiş bir mısır türünü yasakladı.
I eat cornflakes for breakfast.
- Kahvaltı için mısır gevreği yerim.
I need some milk for my cereal.
- Mısır gevreğim için biraz süte ihtiyacım var.
Tom usually eats a bowl of cereal for breakfast.
- Tom genellikle kahvaltı için bir kase mısır gevreği yer.
Tom followed John across a cornfield.
- Tom bir mısır tarlasınında John'u izledi.
Tom handed the bowl of buttered popcorn to Mary.
- Tom Mary'ye tereyağlı patlamış mısır kasesini uzattı.
I bought myself this superfast popcorn machine as a Christmas present.
- Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.