Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
- Intended for children, the book entertains grown-ups.
O çocuk sanki bir yetişkin gibi konuşuyor.
- That boy talks as if he were a grown up.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.
Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.
- Tea is widely grown in India.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
... the faster they grow. ...
... Soon this magnetic field will allow for life to grow, ...