Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent her 500 dollars.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank loaned her 500 dollars.
Jane'nin hayali kendine yaşlı ve zengin bir sevgili bulmaktı.
- Jane's dream was to find herself a sugar daddy.
O kendi kendine mırıldanıyor.
- She is muttering to herself.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet her at the coffee shop.
Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about her family.
Onun elleri buz kadar soğuktu.
- Her hands were as cold as ice.
Kendisini ateşle ısıttı.
- She warmed herself by the fire.
Yeni bir araba satın alması için babasına baskı yaptığında Catherine'nin bir art niyeti vardı; O, arabayı kendisinin sürebileceğini umuyordu.
- Catherine had an ulterior motive when she urged her father to buy a new car. She hoped that she'd be able to drive it herself.
Siz ondan daha uzun boylusunuz.
- You are taller than her.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than her.
Buraya dün akşam altıda geldik.
- We arrived here at six yesterday evening.
Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.
- It is five years since we moved here.
Hey, buradan çıkalım.
- Hey, let's get out of here.
Hey, sen burada ne yapıyorsun?
- Hey, what are you doing here?