on behalf of

listen to the pronunciation of on behalf of
الإنجليزية - التركية
in adına
-in namına
-in yararına
tarafından

Bay Simon tarafından arıyorum sizi. - I'm calling you on behalf of Mr. Simon.

yerine tarafından
onun adına
yerine
temsilen
lehine
birinden yana
yararına
-in adına
adına

İş arkadaşlarım adına teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. - I would like to express our thanks on behalf of my colleagues.

Başkan yardımcısı törene başkan adına katıldı. - The vice-president attended the ceremony on behalf of the president.

namına
for
süresince

İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim. - I waited for the bus in the snow as long as two hours.

for
elverişli

Bu yer yüzmek için elverişli. - The place is convenient for swimming.

for
(Bilgisayar) bu öğe için
for
yoluna

Senin için onun yoluna gireceğini umuyorum, Tom. - I hope it works out for you, Tom.

for
(bağlaç) dolayı, nedeniyle, çünkü, zira
for
karşılığında

Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır. - Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.

Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım. - I bought him a drink in return for his help.

for
yüzünden

Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım. - I had to leave out this problem for lack of space.

O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi. - She was disqualified from the race for two false starts.

for
şerefine
for
zarfında
for
-den dolayı
for
nedeniyle

Sağlık sorunları nedeniyle okulu bıraktı. - She quit school for health reasons.

Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım. - I was late for the meeting because of a traffic jam.

on behalf
adına, birinin namına

şirket sözleşmelerinde ve bazı resmi işlemlerde sıkça rastanan bir terim. temsil durumunda, o kişi adına haraket ediliyor.

on of
Üzerine
for
{e} karşı

Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar. - Fortunately they had no storms on the way.

Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır. - Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.

for
{e} uygun

Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil. - This ship is not fit for an ocean voyage.

Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok. - No one doubts her fitness for the post.

for
{e} doğru

Güneş batarken, hepimiz eve doğru hareket ettik. - The sun having set, we all started for home.

O, iş için doğru kişidir. - He is the proper person for the job.

for
{e} yönünde
for
adına

Pele, birçok önemli maçta Brezilyalı takımlar adına oynadı. - Pele played for the Brazilian teams in many important matches.

Babasının adına toplantıya katıldı. - He attended the meeting for his father.

for
namına
for
{e} için, -e
الإنجليزية - الإنجليزية
Speaking or acting for

On behalf of all those present, may I thank you for a well executed presentation.

under the auspices of, in the name of, with the knowledge of
in the name of
o/b/o
for

I will stand in for him.

on behalf of

    الواصلة

    on be·half of

    التركية النطق

    ôn bîhäf ıv

    النطق

    /ˈôn bəˈhaf əv/ /ˈɔːn bɪˈhæf əv/

    علم أصول الكلمات

    [ 'on, 'än ] (preposition.) before 12th century. Middle English an, on, preposition and adverb, from Old English; akin to Old High German ana on, Greek ana up, on.

    فيديوهات

    ... promised that I'd fight every single day on behalf of the American people and the middle ...
    ... possible, on behalf of our employees, ...
المفضلات