O iki kere düşünmezdi.
- He wouldn't have thought twice.
İki kere ölç, bir kere kes.
- Measure twice, cut once!
Benim iki katım kadar yaşlıdır.
- He is twice as old as I.
Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.
- Your income is about twice as large as mine is.
Komite ayda iki kez toplanır.
- The committee meets twice a month.
Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.
- I've climbed Mt. Fuji twice.
Uçak havalandıktan sonra havaalanı etrafında iki defa dolandı.
- The plane circled the airport twice after taking off.
İki defa Fuji Dağı'na tırmandım.
- I've climbed Mt. Fuji twice.