It is sweet and honorable to die for the fatherland.
- Vatan için ölmek tatlı ve onurludur.
God save this state and this honorable court.
- Allah bu devleti ve bu onurlu mahkemeyi korusun.
You must avoid misbehaving in order to be a honourable person.
- Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın.
Will you explain what the trouble is? asked Anne, in her most dignified manner.
- Anne, en onurlu tavrıyla Sorunun ne olduğunu açıklar mısın? diye sordu.
You're so much more dignified than I am.
- Sen benden çok daha onurluyorsun.
I know Tom was truly honored.
- Tom'un çok onurlu olduğunu biliyorum.
I am very happy and honored to meet you in person.
- Sizinle şahsen tanışmaktan çok mutlu ve onurluyum.
There is honor among thieves.
- Hırsızlar arasında onur vardır.
You must choose between honor and death.
- Onur ve ölüm arasında bir seçim yapmalısın.
You must avoid misbehaving in order to be a honourable person.
- Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın.
To what do I owe the unexpected honour of finding you here in my house?
- Sizi evimde burada bulmanın beklenmedik onurunu neye borçluyum?
This is the word to regain our dignity.
- Bu, onurumuzu tekrar kazanmak için kelimedir.
The prisoner of war bore himself with great dignity.
- Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.