Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
- Music is an important part of my life.
Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Mother divided the cake into three parts.
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
- In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.
Bu teori üç kısımdan oluşur.
- This theory consists of three parts.
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
- I intend to take my position as a third party.
Parti Mac tarafından organize edildi.
- The party was organized by Mac.
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
- I partly agree with you.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
- I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Yarın partiye gelecekmisin?
- Will you come to the party tomorrow?
Yarın akşam bir partimiz var.
- We have a party tomorrow evening.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
- I try to do my part to help the community.
Tom zaten görevini yaptı.
- Tom has already done his part.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
- A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
- Who was at the party beside Jack and Mary?
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
- The seats were reserved for the party.
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
- Tom budgeted three hundred dollars for the party.
Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
- No one was in a hurry to leave the party.
O, evinden ayrılmak zorunda kaldı.
- He had to part with his house.