Tom gözden kaybolmak istiyor.
- Tom wants to disappear.
Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.
- The thermometer reads three degrees below zero.
Sıfır birden önce gelir.
- Zero comes before one.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
Zorla ortadan kaybolmak insanlığa karşı bir suçtur.
- Forced disappearance is a crime against humanity.
Tom gözden kaybolmak istiyor.
- Tom wants to disappear.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
O, bu şehirde gözden kayboldu.
- He disappeared from this town.
Tren gözden kayboldu.
- The train disappeared from view.
Kar yakında kaybolacak.
- The snow will soon disappear.
Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.
- Tom disappeared without a trace.
Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan,tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların yüzde sekseni gitmiş olabilir.
- The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone.
O grup insanlar neredeyse yok oldular.
- That group of people almost disappeared.
Sadece gözden kaybolma.
- Just don't disappear.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
Pasifik'teki düşük rakımlı bazı ada ülkelerinin, deniz seviyesinin küresel ısınma sonucu yükselmesiyle yok olmasından korkuluyor.
- It's feared that some low-lying Pacific Island nations will disappear as seas rise as a result of global warming.
Onlar seni bulmadan önce, yok olmalısın.
- You need to disappear before they find you.
Hiç kimse o testten sıfır almadı.
- Nobody got zero in that test.
When Liverpool scored a third goal, their hopes of winning slipped away forever.
Traffic on the encrypted channels used by senior Iraqi generals had peaked and zeroed, then peaked again, and zeroed again.
... deeper and deeper into the capital cheer region numerous case to disappear ...
... disappear before they can be used by the first North Americans. ...